Kripto para, merkezi bir otoriteye (örneğin, bir merkez bankası veya finans kurumu) bağlı olmadan, kriptografi yöntemleriyle güvence altına alınan ve çoğunlukla blok zinciri (blockchain) adı verilen dağıtık bir defter teknolojisi üzerinde çalışan dijital varlıkları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bu kavramın kökeni, 1980'lerin sonu ve 1990'ların başına kadar uzanır. "Kripto para" fikrinin teorik temelleri, David Chaum'un eCash (Elektronik Nakit) sistemi gibi gizlilik odaklı dijital para teklifleriyle atılmıştır. Ancak, bu erken girişimler merkezi bir aracı gerektiriyordu ve nihayetinde yaygın kabul görmediler.
2008 yılında, Satoshi Nakamoto takma adını kullanan bir kişi veya grup, "Bitcoin: Eşler Arası Elektronik Nakit Sistemi" başlıklı bir beyaz sayfa yayımladı. Bu belge, 2009'da uygulamaya konan Bitcoin ağının protokolünü ve felsefesini detaylandırıyordu. Bitcoin'in doğuşu, küresel finansal krizin hemen ardına denk gelmişti ve geleneksel merkezi finans sistemine olan güvensizliği somutlaştırıyordu. Temel felsefesi, güvenin üçüncü taraflardan (bankalar, devletler) alınıp matematik, kriptografi ve açık kaynak koduna dayalı bir protokole devredilmesiydi. Bu, finansal işlemlerde aracıları ortadan kaldırarak "güvenilir üçüncü tarafa olan ihtiyacı" azaltmayı amaçlıyordu.
Bitcoin'in ardından, farklı amaçlar, özellikler ve felsefelerle tasarlanmış binlerce alternatif kripto para (altcoin) ortaya çıktı. Litecoin, daha hızlı işlem süreleri sunmayı, Ethereum ise akıllı sözleşmeler ve merkeziyetsiz uygulamalar için bir platform olmayı hedefledi. Bu evrim, kripto para fikrinin sadece dijital bir para birimi olmaktan çıkıp, merkeziyetsiz finans (DeFi) ve web3 gibi daha geniş bir dijital ekonomik ve sosyal altyapının temel taşına dönüştüğünü göstermektedir.
Kripto Paraların Teknolojik Altyapısı: Blockchain ve Mutabakat Mekanizmaları
Kripto paraların omurgasını, blok zinciri (blockchain) teknolojisi oluşturur. En basit tanımıyla blockchain, işlem kayıtlarının (blokların) kronolojik ve değiştirilemez bir şekilde birbirine zincirlendiği, ağdaki tüm katılımcılar (düğümler) tarafından dağıtık olarak tutulan bir dijital defterdir. Her blok, bir dizi işlemi, bir zaman damgasını ve kendinden önceki bloğun kriptografik hash'ini (parmak izi) içerir. Bu yapı, geçmişteki herhangi bir bloğun veya işlemin değiştirilmesini pratik olarak imkansız kılar; çünkü değişiklik yapmak için o bloğu ve onu takip eden tüm blokları yeniden oluşturmak ve ağdaki çoğunluğun defter kopyasını geçersiz kılmak gerekir.
Blockchain'in güvenli ve tutarlı kalabilmesi, ağ katılımcılarının işlemlerin geçerliliği ve defterin mevcut durumu üzerinde nasıl anlaşmaya vardığına bağlıdır. Bu sürece mutabakat mekanizması (consensus mechanism) denir. En yaygın iki mutabakat mekanizması, İş İspatı (Proof of Work - PoW) ve Hisse İspatı (Proof of Stake - PoS)'tır.
| Mutabakat Mekanizması | Çalışma Prensibi | Avantajları | Dezavantajları | Örnek Kripto Para |
|---|---|---|---|---|
| İş İspatı (PoW) | Madenciler, karmaşık matematiksel bulmacaları çözmek için bilgisayar gücü harcar. Bulmacayı ilk çözen, yeni bloğu oluşturma ve ödül kazanma hakkını elde eder. | Yüksek güvenlik, saldırıya karşı direnç, merkeziyetsizliği teşvik eder. | Aşırı enerji tüketimi, yüksek donanım maliyetleri, ölçeklenebilirlik sorunları. | Bitcoin (BTC), Litecoin (LTC) |
| Hisse İspatı (PoS) | Doğrulayıcılar, ağda belirli miktarda kripto parayı "stake" ederek (kilitleyerek) teminat gösterir. Yeni bloğu kimin oluşturacağı, stake edilen miktar ve diğer faktörlere göre rastgele seçilir. | Çok daha düşük enerji tüketimi, daha hızlı işlem süreleri, daha düşük donanım gereksinimi. | Zenginin daha zengin olması riski (nothing-at-stake problemi), başlangıçta merkeziyetsizlik endişeleri. | Ethereum (ETH, Artık PoS), Cardano (ADA), Solana (SOL) |
PoW, güvenliği fiziksel enerji harcamasına dayandırarak saldırı maliyetini yükseltir. Ancak, bu güvenlik seviyesinin bedeli, küresel ölçekte eleştiri konusu olan devasa elektrik tüketimidir. PoS ise enerji verimliliği sağlayarak bu soruna bir çözüm sunar. Bu mekanizmaların yanı sıra, Temsilci Hisse İspatı (DPoS), Yetki Kanıtı (PoA) ve Tarih Kanıtı (PoH) gibi daha uzmanlaşmış mutabakat algoritmaları da farklı kripto para projeleri tarafından kullanılmaktadır.
Kripto para ağlarının güvenliğini sağlayan bir diğer kritik bileşen, kriptografik hash fonksiyonları ve açık anahtarlı şifrelemedir. Hash fonksiyonları, herhangi büyüklükteki bir veriyi sabit uzunlukta, benzersiz bir hash değerine dönüştürür. Açık anahtarlı şifreleme ise, her kullanıcıya matematiksel olarak ilişkili bir genel anahtar (alıcı adresi) ve bir özel anahtar (imza/erişim anahtarı) çifti verir. Özel anahtar, işlemleri imzalamak için kullanılırken, herkes genel anahtarı kullanarak bu imzanın geçerliliğini doğrulayabilir. Bu sistem, güvenli sahiplik ve kimlik doğrulamanın temelini oluşturur. Özel anahtarını kaybeden bir kullanıcı, varlıklarına kalıcı olarak erişimini kaybeder.
Son olarak, blockchain teknolojisi sadece finansal işlemler için değildir. Akıllı sözleşmeler, blockchain üzerinde önceden tanımlanmış koşullar yerine getirildiğinde otomatik olarak yürütülen kendi kendine çalışan sözleşmelerdir. Bu programlanabilirlik, Ethereum ile birlikte ortaya çıkmış ve kripto para ekosisteminin sınırlarını büyük ölçüde genişletmiştir. Merkeziyetsiz uygulamalar (dApps), merkeziyetsiz özerk organizasyonlar (DAOs) ve DeFi protokolleri gibi yeniliklerin hepsi, bu teknolojik temel üzerine inşa edilmiştir.
Kripto Para Türleri ve Sınıflandırmaları
Binlerce kripto para varlığı bulunmakla birlikte, bunları işlevleri, teknik yapıları ve amaçlarına göre sınıflandırmak mümkündür. Bu sınıflandırma, ekosistemi anlamak ve yatırım kararları vermek için kritik öneme sahiptir. En temel ayrım, Bitcoin ve Altcoin'ler şeklindedir. Bitcoin, ilk ve en değerli kripto para olarak kendi kategorisini oluştururken, onun dışındaki tüm dijital varlıklar genel olarak "altcoin" (alternatif coin) olarak adlandırılır. Ancak daha anlamlı bir sınıflandırma, varlıkların temel işlevine göre yapılır. Ödeme Kripto Paraları (Payment Cryptocurrencies), başlıca amaçları hızlı, düşük maliyetli ve küresel bir ödeme/transfer aracı olarak hizmet etmektir. Bitcoin bu kategoride başlangıç noktası olsa da, Litecoin (LTC) ve Bitcoin Cash (BCH) gibi coin'ler daha hızlı işlem süreleri sunarak bu rolü daha verimli yerine getirmeyi hedefler. Stablecoin'ler (Sabit Paralar) ise, fiyat istikrarı sağlamak amacıyla ABD Doları, Euro veya altın gemi bir varlığa sabitlenmiş kriptolardır. Tether (USDT), USD Coin (USDC) ve Dai (DAI), bu kategorinin önde gelen örnekleridir ve kripto piyasasında likidite sağlayıcı ve güvenli liman rolü oynarlar.
Platform Kripto Paraları (Platform Coins), kendi blockchain altyapıları üzerinde merkeziyetsiz uygulamaların (dApps) geliştirilmesine ve çalıştırılmasına olanak tanır. Bu platformların yerel token'ları, ağ üzerinde işlem ücretlerini ödemek (gas fee) ve yönetişime katılmak için kullanılır. Ethereum (ETH), bu kategorinin kurucusu ve en önemli temsilcisidir. Benzer şekilde Cardano (ADA), Solana (SOL), Avalanche (AVAX) ve Polkadot (DOT) gibi projeler de kendilerine özgü ölçeklenebilirlik ve birlikte çalışabilirlik çözümleri sunan rakip platformlardır.
| Kripto Para Türü | Birincil İşlevi | Temel Özellik | Değer Kaynağı | Örnekler |
|---|---|---|---|---|
| Ödeme/Değer Saklama Aracı | Dijital altın, küresel ödeme, değer transferi. | Sınırlı arz, güvenlik, kabul edilebilirlik. | Nadirlik, güven, ağ etkisi. | Bitcoin (BTC), Litecoin (LTC), Monero (XMR) |
| Platform Token'ı | Blok zinciri altyapısı sağlamak, dApps'i barındırmak. | Programlanabilirlik (akıllı sözleşmeler), ağ kullanımı. | Ağ kullanım talebi, platformun benimsenmesi. | Ethereum (ETH), Cardano (ADA), Solana (SOL) |
| Stablecoin (Sabit Para) | Fiyat istikrarı, kripto piyasasında çapa vazifesi. | Fiat para veya emtia ile teminatlandırılmış/algoritmik. | Teminatın güvenilirliği ve şeffaflığı. | Tether (USDT), USD Coin (USDC), Dai (DAI) |
| Yönetişim Token'ı | Protokolün geleceği hakkında oy kullanma hakkı. | Merkeziyetsiz karar alma (DAO). | Protokole katılım ve kontrol hakkı. | Uniswap (UNI), Maker (MKR), Aave (AAVE) |
| Hizmet/Utility Token'ı | Belirli bir ürün veya hizmete erişim sağlamak. | Kullanım için gerekli, genellikle yatırım amaçlı değil. | Bağlı olduğu hizmete olan talep. | Filecoin (FIL), Chainlink (LINK), Basic Attention Token (BAT) |
Diğer önemli kategoriler arasında, belirli bir DeFi (Merkeziyetsiz Finans) protokolünün yönetiminde oy hakkı veren Yönetişim Token'ları (Governance Tokens) ve bir ağ içinde belirli bir hizmeti kullanmak için gerekli olan Hizmet (Utility) Token'ları yer alır. Ayrıca, gizlilik odaklı işlemler sunan Monero (XMR) ve Zcash (ZEC) gibi Gizlilik Coin'leri (Privacy Coins) de özel bir niş pazar oluşturur. Her bir tür, farklı bir ekonomik modele, risk profilene ve yatırım mantığına sahiptir.
Kripto Para Ekosistemi: Borsalar, Cüzdanlar ve DeFi
Kripto para ekosistemi, bu dijital varlıkların alınıp satıldığı, saklandığı ve kullanıldığı geniş bir altyapı ağından oluşur. Bu altyapı olmadan kriptoların benimsenmesi ve kullanımı mümkün olmazdı. Ekosistemin en merkezi bileşenleri, kripto para borsalarıdır (exchanges). Borsalar, kullanıcıların fiat para (USD, EUR, TL) veya diğer kriptolarla kripto para ticareti yapmasını sağlayan platformlardır. Merkezi Borsalar (CEX) like Binance, Coinbase ve Kraken, bir şirket tarafından işletilir, kullanıcı dostu arayüzler sunar ve yüksek likidite sağlar, ancak kullanıcılar varlıklarının kontrolünü üçüncü tarafa devreder. Buna karşılık, Merkeziyetsiz Borsalar (DEX) like Uniswap ve PancakeSwap, doğrudan kullanıcı cüzdanları arasında, aracı olmadan işlem yapılmasına izin verir, ki bu da güven gereksinimini ve tek nokta arızası riskini azaltır.
Varlıkların güvenliği söz konusu olduğunda, kripto para cüzdanları (wallets) kritik öneme sahiptir. Bir cüzdan, aslında blockchain üzerindeki varlıklara erişim sağlayan özel anahtarları saklayan ve yöneten bir araçtır. Cüzdanlar, sıcak cüzdanlar (hot wallets) ve soğuk cüzdanlar (cold wallets) olarak ikiye ayrılır. Sıcak cüzdanlar (masaüstü, mobil veya web cüzdanları) internete bağlıdır, kullanımı kolaydır ve sık işlem yapanlar için uygundur, ancak siber saldırılara karşı daha savunmasızdır. Soğuk cüzdanlar (donanım cüzdanları like Ledger, Trezor veya kağıt cüzdanlar) ise özel anahtarları çevrimdışı ortamda saklar, bu da onları hack tehditlerine karşı son derece güvenli kılar ve uzun vadeli yatırımcılar için ideal bir çözümdür.
Son yıllarda ekosistemdeki en çarpıcı gelişme, Merkeziyetsiz Finans'ın (DeFi) yükselişi olmuştur. DeFi, geleneksel bankacılık ve finansal hizmetleri (ödünç verme, borç alma, faiz kazanma, sigorta, türev işlemler) aracıları ortadan kaldırarak, açık kaynak kodlu ve blockchain üzerinde çalışan protokoller aracılığıyla sunmayı amaçlar. Kullanıcılar, merkezi bir kuruma kişisel bilgilerini vermeden veya varlıklarının kontrolünden çıkmadan, doğrudan cüzdanlarıyla bu protokollerle etkileşime girebilir. DeFi'nin temel yapı taşları arasında, kripto varlıkları teminat göstererek stablecoin borçlanmaya olanak tanıyan borç verme platformları (Aave, Compound) ve otomatik piyasa yapıcılığı (AMM) modeliyle çalışan, likidite havuzlarına dayanan merkeziyetsiz borsalar (DEX'ler) yer alır.
DeFi ekosistemi ayrıca, likidite madenciliği (yield farming) ve staking (kilitli yatırım) gibi yeni getiri elde etme yöntemlerini de beraberinde getirmiştir. Likidite madenciliğinde, kullanıcılar bir DEX'in likidite havuzuna varlık sağlayarak işlem ücretlerinden pay ve ek olarak protokole özgü yönetim token'ları kazanır. Staking ise, Proof of Stake (PoS) ağlarında, ağ güvenliğini sağlamak için token'larını kilitleyen kullanıcılara ödül dağıtır. Bu mekanizmalar, geleneksel tasarruf hesabı faizlerinden çok daha yüksek ancak daha riskli getiri oranları vaat etmiştir, bu da hem ilgiyi hem de spekülasyonu artırmıştır.
Ekosistemin diğer önemli halkaları arasında, blok zincirleri arasında varlık ve veri transferini sağlayan köprü (bridge) protokolleri, gerçek dünya verilerini blok zincirine taşıyan oracle servisleri (Chainlink) ve dijital sanat ile koleksiyonları token'laştıran NFT (Değiştirilemez Token) pazarları sayılabilir. Tüm bu bileşenler, giderek daha karmaşık ve birbiriyle bağlantılı bir finansal ve dijital altyapı oluşturmakta, geleneksel finans sistemine paralel ve onunla etkileşime giren alternatif bir ekonomi inşa etmektedir. Bu ekosistemin sağlıklı büyümesi, altyapının güvenliği, kullanıcı dostu olması ve düzenleyici çerçevelerle uyumluluğuna bağlıdır.
Kripto Paralara Yönelik Ekonomik ve Regülatif Yaklaşımlar
Kripto paraların ortaya çıkışı, ekonomik teori ve finansal düzenleme alanlarında derin tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Ekonomik açıdan, bu varlıkların para politikası ve mali egemenlik üzerindeki potansiyel etkileri mercek altına alınmaktadır. Bitcoin gibi sabit arza sahip kriptolar, merkez bankalarının para arzını genişletme (niceliksel genişleme) yeteneğine bir alternatif sunar. Bu, teoride enflasyona karşı bir koruma sağlayabilir, ancak aynı zamanda ekonomik daralma dönemlerinde esnek bir para politikası uygulanmasını engelleyerek ekonomik istikrarı tehdit edebilir. Diğer yandan, merkez bankası dijital paralarının (CBDC'ler) geliştirilmesi, devletlerin bu teknolojiye verdiği tepkinin ve onu kendi sistemlerine entegre etme çabasının bir göstergesidir.
Regülasyon (düzenleme) cephesinde ise küresel bir uyum çabası henüz sağlanamamıştır. Farklı ülkeler, kripto varlıklara ilişkin çok çeşitli, hatta birbirine zıt yaklaşımlar benimsemiştir. Bu yaklaşımlar genellikle üç ana eksende şekillenir: yatırımcı koruması, finansal istikrar ve suçla mücadele. El Salvador gibi ülkeler Bitcoin'i yasal ödeme aracı ilan ederek benimserken, Çin gibi ülkeler kripto madenciliğini ve işlemlerini tamamen yasaklayarak katı bir tutum sergilemiştir. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği gibi büyük ekonomiler ise, piyasanın büyüklüğü göz önüne alındığında, kapsamlı bir düzenleyici çerçeve oluşturma yolunda adımlar atmaktadır.
Düzenleyici tartışmaların odak noktalarından biri, kripto varlıkların hukuki statüsüdür. Bir kripto para, bir emtia mı, bir menkul kıymet mi yoksa tamamen yeni bir varlık sınıfı mıdır? ABD'de Securities and Exchange Commission (SEC), pek çok token'ı, Howey Testi kriterlerini karşıladığı gerekçesiyle menkul kıymet olarak değerlendirmekte ve bu token'ların kayıtlı olmamasını düzenleyici ihlal olarak görmektedir. Bu durum, projeler ve düzenleyiciler arasında devam eden bir gerilim alanı yaratmıştır. Öte yandan, vergilendirme otoriteleri de kripto varlıkları vergiye tabi tutmanın yollarını aramakta; elde edilen kazançların sermaye kazancı olarak mı, yoksa diğer gelir türü olarak mı raporlanacağı konusu belirsizliğini korumaktadır.
Finansal istikrar endişeleri, özellikle sistemik risk taşıyabilecek büyüklükteki stablecoin'ler ve borsalar üzerinde yoğunlaşmıştır. Regülatörler, bir stablecoin'in teminat yapısının şeffaf ve yeterli olup olmadığını, borsaların müşteri varlıklarını yeterince koruyup korumadığını ve "banka benzeri" faaliyetler gösteren DeFi protokollerinin nasıl denetleneceğini sorgulamaktadır. Finansal Eylem Görev Gücü (FATF) gibi uluslararası kuruluşlar ise, kripto paraların kara para aklama ve terörün finansmanında kullanılmasını önlemek için "Seyahat Kuralı" (Travel Rule) gibi önlemlerin uygulanmasını talep etmektedir. Bu karmaşık regülatif manzara, kripto endüstrisinin önündeki en büyük belirsizliklerden birini oluşturmakta ve kurumsal yatırımcıların piyasaya tam anlamıyla girişini yavaşlatmaktadır.
Kripto Paralara İlişkin Başlıca Eleştiriler ve Riskler
Kripto para ekosistemi, vaatleri kadar önemli eleştiriler ve yapısal risklerle de karşı karşıyadır. En temel ve yaygın eleştiri, aşırı oynaklık (volatilite) sorunudur. Bitcoin ve diğer majör kripto paraların fiyatları, kısa süreler içinde %20-30 veya daha fazla dalgalanmalar yaşayabilmekte, bu da onları günlük ödeme aracı olarak kullanılmasını zorlaştırmakta ve spekülatif bir varlık sınıfı olarak görülmelerine neden olmaktadır. Bu oynaklık, piyasa manipülasyonu, spekülatif balonlar ve yetersiz likidite gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır.
Çevresel etki, özellikle Proof of Work (PoW) mekanizmasını kullanan Bitcoin ağı için ciddi bir eleştiri konusudur. Bitcoin madenciliğinin enerji tüketimi, bazı orta ölçekli ülkelerin toplam tüketimini aşmaktadır. Bu tüketimin önemli bir kısmı fosil yakıtlardan, özellikle de kömürden karşılanıyorsa, karbon ayak izi endişe verici boyutlara ulaşabilir. Sürdürülebilirlik endişeleri, bu nedenle kurumsal yatırımcılar ve devletler nezdinde önemli bir engel teşkil etmektedir. PoS ve diğer verimli mekanizmalara geçiş, bu sorunu hafifletmeye yönelik bir adım olsa da, Bitcoin'in büyük ölçüde PoW'da ısrar etmesi eleştirileri devam ettirmektedir.
Teknik ve operasyonel riskler de göz ardı edilemez. Güvenlik ihlalleri, ekosistemin kronik bir sorunudur. Merkezi borsalar sofistike hack saldırılarına maruz kalabilmekte, akıllı sözleşme hataları (bug'ları) DeFi protokollerinde milyonlarca dolarlık kayıplara yol açabilmekte ve kullanıcı hataları (yanlış adres göndermek, özel anahtarı kaybetmek) geri döndürülemez kayıplarla sonuçlanabilmektedir. Ayrıca, bazı blockchain'ler ölçeklenebilirlik (scalability) sorunu yaşamakta, işlem ücretleri ağ yoğunken katlanılamaz seviyelere çıkabilmekte ve işlem onay süreleri uzayabilmektedir. Bu sorunlar, kitleler tarafından benimsenmenin önündeki pratik engellerdir. Tüm bu riskler, kripto para yatırımcılarının "kendin koru (self-custody)" felsefesiyle birlikte, geleneksel finans sistemine kıyasla çok daha büyük bir bireysel sorumluluk getirmektedir.
Kripto Paranın Geleceği ve Potansiyel Dönüştürücü Etkileri
Kripto para ve altta yatan blockchain teknolojisinin geleceği, hem teknik inovasyon hem de sosyo-ekonomik benimseme dinamikleri tarafından şekillenecektir. Kısa vadede, önümüzdeki yılların en belirleyici trendlerinden biri, Merkez Bankası Dijital Paralarının (CBDC'ler) yaygınlaşması olacaktır. Çin (Dijital Yuan), Hindistan ve Avrupa Merkez Bankası gibi onlarca merkez bankası, dijital itibari para projelerini aktif olarak geliştirmekte veya test etmektedir. CBDC'ler, devlet kontrolünde olacak, geleneksel finans sistemine entegre edilecek ve kripto paraların sunduğu bazı teknolojik verimlilikleri (programlanabilirlik, hız) sunarken, merkeziyetsizliği ve mahremiyeti sağlamayacaktır. Bu gelişme, kripto ekosistemi için hem bir meşruiyet kaynağı hem de bir rekabet tehdidi olarak değerlendirilmektedir.
Uzun vadeli dönüştürücü potansiyel ise, internetin iletişimi nasıl değiştirdiği gibi, mülkiyet ve güvenin doğasını yeniden tanımlamakta yatıyor. Token'laştırma kavramı, gayrimenkul, sanat, fikri mülkiyet hakları ve hatta kişisel veriler gibi gerçek dünya varlıklarının blockchain üzerinde temsil edilmesini ve güvenli, sürtünmesiz bir şekilde alınıp satılmasını mümkün kılabilir. Bu, likiditeyi artırabilir, mülkiyet transferini demokratikleştirebilir ve yeni finansal ürünlerin önünü açabilir. Benzer şekilde, DeFi'nin olgunlaşması, küresel finansal katılımı (bankasız nüfusa hizmet) artırabilir ve sermaye piyasalarının işleyişini daha şeffaf ve verimli hale getirebilir.
Ancak bu potansiyelin gerçekleşmesi, önemli engellerin aşılmasına bağlıdır. Ölçeklenebilirlik, birlikte çalışabilirlik ve kullanıcı deneyimi alanlarındaki teknik ilerlemeler kritik önem taşımaktadır. Layer 2 çözümleri, sharding ve yeni nesil konsensüs mekanizmaları, işlem hızını artırıp maliyetleri düşürerek kitlesel benimsemeyi mümkün kılabilir. Ayrıca, net, yenilikçiliği boğmayan ancak tüketiciyi de koruyan küresel bir düzenleyici çerçevenin oluşması, kurumsal sermayenin tam anlamıyla akışını sağlayacak ve piyasa manipülasyonu ile dolandırıcılığı azaltacaktır. Kripto paranın nihai kaderi, teknolojik bir protokol olarak değerinin yanı sıra, toplumun onu "güven" ve "değer" kavramlarını yeniden yapılandırmak için ne ölçüde kullanmak istediğine bağlı olacaktır.